Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 30 Ağustos 2021 tarihli kararıyla "Dünya Sulak Alanlar Günü" olarak kabul edilen 2 Şubat tarihi 1997 yılından bu yana kutlanmakta. İran'ın Ramsar kentinde imzalanan "Ramsar Sözleşmesi" Sulak Alanların Korunması Sözleşmesi olarak tanınıyor. Türkiye, sulak alanlarının korunmasını ve akılcı kullanımını taahhüt için 1994'te Ramsar Sözleşmesi'ne taraf oldu.
Sulak alanlar zengin bir biyoçeşitliliği barındırıyor ve tropik ormanlarla birlikte yerküremizin en fazla biyolojik üretim yapabilen ekosistemleri. Sulak alanlarda balıkçılık, hayvancılık, tarım, turizm ve daha birçok alanda yerel yerleşim ve bölgelere ve dolayısıyla ekonomiye önemli katkılar sağlamakta.
Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü verilerine göre Türkiye'de 86 sulak alan bulunmakta. Bunların 14'ü Ramsar Alanı, 59'u Ulusal Öneme Haiz Sulak Alan ve 32’si Mahalli Öneme Haiz Sulak Alanı.
Çevre ve Orman Bakanlığı 2007 yılı Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı’ndaki verilere göre ülkemizdeki iç sularda 236 taksonun (tür ve alttür seviyesinde) bulunduğu belirlenmiştir. Bunların 70 tanesi ülkemize özgü endemikler olarak tanımlanmıştır. Ayrıca, ülkemiz sınırları içerisinde tatlı su ekosistemlerinde toplam 26 familyaya bağlı 236 tür veya tür altı balık taksonu tespit edilmiştir. Bunlar arasında özellikle sulak alanlarımızda habitatları bulunan alabalık, turna, sazan, karabalık, kefal, kızılkanat, sudak ve tatlısu levreği en yaygın bulunan türlerdir. Tüm bunlara ek olarak, iç sularımızda toplamda 10 tür iki yaşamlı (Amphibia), 5 tür sürüngen (Reptilia), 8 tür memeli (Mammalia) ile beraber çok sayıda sucul omurgasız böcek varlığı da rapor edilmiştir.
Sulak alanlar; aşırı su kullanımı, kirlilik, sürdürülebilir olmayan yanlış altyapı projeleri, yasak avcılık ve iklim değişikliği gibi faktörler nedeniyle tehlike altındalar.
1950’li yıllarda sıtma hastalığını önlemek üzere başlatılan sulak alanların kurutulması çalışmaları, sonraki yıllarda tarım toprağı elde etme amacına dönüşmüş ve binlerce hektarlık sulak alan tamamen kurutulmuştur. WWW-Türkiye 2020 raporuna göre; 1960’lardan bu yana, ülkemizin sahip olduğu toplam 2.5 milyon hektarlık sulak alan varlığının yarısına eşdeğer (1,3 milyon hektar veya 3 Van Gölü büyüklüğü) kısmının, ağırlıklı olarak kurutma, doldurma ve bu alanları besleyen su kaynaklarına yapılan müdahaleler nedeniyle ekosistem özelliklerini kaybetmiştir.
Veteriner hekimler derneği olarak;
-Sulak alanların ülkemiz ve coğrafi bölgemiz için yaşamsal öneme sahip ekosistem alanları olduğunu,
-Sulak alanların karbonu tutarak iklim değişikliğini kontrol eden önemli ekosistemlerden olduğunu,
-Sulak alanların yağmur ormanlarından sonra dünyanın biyolojik çeşitlilik açısından en üretken ekosistemleri ve su kuşları ve birçok canlının yaşam kaynağı olduğunu,
- Sulak alanların balıkçılık, hayvancılık, tarım, turizm ve daha birçok alanda yerel yerleşim ve bölgelere önemli ekonomik katkılar sağlamakta olduğunu,
belirtiyor ve ülkemizdeki sulak alan tahribatının bir an önce sonlandırılırak ülke ekosistemlerinin yeniden onarımı amacıyla bir seferberliğin başlatılması için yetkilileri göreve davet ediyoruz,
VETERİNER HEKİMLER DERNEĞİ